Sanat toplum içindir" felsefesiyle okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek
gayesiyle sade bir dille yazmış olması nedeniyle Türk aydını Ahmet Mithat
Efendi'nin edebiyatımızdaki yeri lise yıllarımdan başlayarak benim için daima
başka olmuştur.

1844 yılında İstanbul’un Tophane semtinde dünyaya geldi.
Babası Mısırçarşısı esnaflarından Bezci Süleyman Ağa, annesi bekar çamaşırı
diken Nefise Hanım idi.
Hem hikaye, roman, tiyatro gibi edebiyat türlerinde hem de
gazetecilikten felsefeye, iş adamlığından hokkabazlığa kadar her konuda kalem
oynatan Ahmet Mithat Efendi'ye birçok lakap takılmıştır.
Gazetecilerin “Efendi Babamız” diye yücelttikleri ve kendi
döneminde 'Hace-i evvel' bir anlamıyla 'ilk öğretmen' diğer anlamıyla da
'Milletin bilimsel ve fikri ilerlemesi için, çeşitli bilgileri, halkın
rahatlıkla anlayabileceği bir dil ile yayan kişi Ahmet Mithat Efendi'den
başkası değildir...
Ölümüne dek iki yüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat,
Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır dersek yanlış
olmayacaktır.
En büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmak olan Ahmet
Mithat Efendi halkın dertlerine tercüman olmak, onlara yenilikleri öğretmek
kaygısıyla çok sayıda eser verdi. Bu eserleri kendi baskı makinesinde bastığı
için, “kırk beygir gücünde yazı makinesi” olarak da anılır.
Eserlerinde Avrupa’nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını
överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurguladı.
Genç yazarlara destek verdi, dilde sadeleşmeyi savundu, devlete ve dine
itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirdi. Ahmet Mithat
Efendi'ye aynı zamanda 'yazı makinası', 'matbaa makinası' denmiştir.
Ahmet Mithat Efendi, edebiyatımıza 200'den fazla roman
kazandırdı.
Ahmet Mithat Efendi Önemli İlkleri
Esaret adlı eserinde kölelik konusu ilk defa ele alınmıştır.
Tanzimat kuşağı içerisinde "materyalizm" konusunu
detaylıca ele alan ilk yazardır. Dağarcık adlı dergide çıkan yazılarında bu
konuyu da işlemiştir.
Esrar-ı Cinayat adlı eseri Türk edebiyatındaki ilk polisiye
roman örneğidir.
Hasan Mellah, Hüseyin Fellah adlı eserleri Tanzimat
dönemindeki ilk macera romanlarıdır.
Ahmet Mithat Efendi, gazetecilik tarihimizin en uzun ömürlü
gazetelerinden biri olan Tercümân-ı Hakîkat’ı çıkarmıştır.
Kızı Mediha ile evlendirdiği dönemin ünlü edebiyatçısı
Muallim Naci, kayınpederi Ahmet Mithat ile çıkardığı Tercüman-ı Hakikat'in
edebiyat sayfasını yönetmiştir. Gelin görün ki, eski edebiyat alışkanlıklarını
savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için 2 yıl sonra onu gazeteden
kovmakta tereddüt etmez.
Ahmet Mithat Efendi, gazetede dizi halinde yayınladığı
romanlar büyük bir zevkle okunurdu. O bu tür yazılarıyla günümüzün bir anlamda
dizi filmleri gibi kendine has tiryaki bir okur kitlesi yaratmıştı.
Ahmet Mithat Efendi'nin Fıtnat Hanım'a yazdığı dillere
destan bir mektubu vardır. Fitnat Hanım'a bohçacı aracılığıyla mektup yollayan
Ahmet Mithat, ona 'Ihlamur'da buluşalım' der... Mektubu okuyan Fıtnat Hanım,
cevabi yazısında 'Neden Ihlamur'da?' diye sorar. Ahmet Mithat Efendi de,
'Ihlamur'un başındaki 'Ih'ı çıkartıp, 'Lamur (Lamour) Fransızca'da aşk anlamına
gelir' diye yanıt verir...
Ahmet Mithat Efendi sadece edebiyatla ilgili değildi. O aynı
zamanda Türkiye futbol tarihinde önemli bir yere sahip olan siyah-beyazlı
kulübün kurucusudur. Beykoz Spor Kulübü'nün tohumlarının atılmasında Beykoz'la
özdeşleşen Ahmet Mithat Efendi'nin önemli bir payı vardır. 1908 yılında Beykoz Kulübü resmen
kurulmuştur.
Yalısına yerleştikten sonra aktüel yazı hayatını bırakarak,
tiyatro ve edebiyata kendini veren Ahmet Mithat Efendi, 1880 yılında Beykoz'da
bir çiftlik satın almıştır. Ona ait araziden kaynayan suya “Sırmakeş” adını
verir ve şişeleyerek içme suyu satışı başlatır.
28 Aralık 1912 tarihinde fahri olarak öğretmenlik yaptığı
Darüşşafaka’da nöbetçi olduğu bir sırada kalbi duran Ahmet Mithat 68 yaşında
hayata veda eder.
Talebeleri Ahmet Mithat Efendi'yi o kadar sevmişlerdir ki,
cenazesine sahip çıkar ve 'Bırakın biz defnederiz' derler.
Naaşı padişah iradesiyle Fatih Camii Mezarlığı’na
öğrencileri tarafından toprağa verilir.
ALLAH RAHMET EYLESİN...