Sayfalar

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Marko Paşa'dan "Türkiye Tıp Akademisi'ne..."

Marko Paşa'nın kim olduğunu  bilmeyen çoktur. Lakin haksızlığa, adaletsizliğe karşı yakınmayı dinleyecek kimsenin olmadığını vurgulamak için söylenen "Anlat derdini Marko Paşa'ya" deyimini bilmeyen hemen hemen yok gibidir.

Asıl adı Marko Apostolidis olan Marko Paşa 1814’te doğmuş. Sakızlı bir Rum olan Marko Paşa, 1861'de Sultan Abdülaziz Han’ın hekimbaşılığına getirilmiş. Kırımlı Aziz Bey'le birlikte Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin (Türkiye Kızılay Derneği) kurulmasına katkıda bulunmuş. 5 Aralık 1888 tarihinde Burgaz Adasında ölen Marko Paşa'nın mezarı Kuzguncuk Rum Ortodoks Kabristanı'nda...  Çok sabırlı bir hekimmiş. Hastalarını uzun uzun sabırla dinler, dertlerine tıbbi yönden yardımcı olmakla birlikte, onlara manevi huzur ve rahatlık vermeye de özen gösterirmiş.

 Marko Paşa'yı konu etmemin sebebi toplumun geniş kesimi olarak derdimizi anlatacak bir Marko Paşa'ya olan ihtiyacımız olduğu kadar 1867'den beri  Ülkemize ve Türk Tıbbına  büyük katkıları olmuş ve halen de katkıları devam eden Türkiye Tıp Akademisi' ne (o yıllardaki adıyla Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye) 1871'den vefatına kadar başkanlık etmiş olması.

Günümüzün Türkiye Tıp Akademisi Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı çok değerli büyüğüm  Prof. Dr. Sayın Ertuğrul Göksoy'un davetlisi olarak 27 Nisan 2016 Çarşamba günü  Türkiye Tıp Akademisi ve İstanbul Üniversitesi  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi  Genel Cerrahi Ana Bilim  Dalı'nın MESEM Salonundaki Ortak Toplantısı'nda muhterem hekimlerimizle birlikte bulunmanın  onurunu yaşadım, Türk tıbbının unutulmuş ve bilinmeyen yiğit mücadelelerini öğrenmekten ziyadesiyle memnun oldum.

Akademi'nin yanında aynı zamanda 107. yılında olan  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi  Kliniği Başkanı  Prof. Dr. Ertuğrul Göksoy, Fakülte'nin Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran ile Prof. Dr. Ayten Altıntaş, Prof. Dr. Sabriye Demirci, Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Prof. Dr. Bülent Berkarda, ve Prof. Dr. Erol Düren'in  konuşmaları sayesinde dağarcığıma yeni bilgi  ve kültür zenginlikleri kattım.

Toplantının ev sahibi olan Prof. Dr. Sayın Göksoy'un, açılış konuşmasından sonra yaptığı "Tıp Akademisi'nin Ufku ve Amaçları", "Türkçe Cerrahi Kitapları ve Müderris Dr. Saadettin Koçer. Türk Cerrahisinin ve tıbbının Unutulanları" ve  "Türkiye Tıp Akademisi'nin Kuruluşundan Günümüze Başkanları ve Prof. Dr. Kemal Önen" başlıklı  sunumlu konuşmalarında Türk tıbbının vardığı bugününe nasıl bir mücadele  ve emekle gelmiş olduğunu tarihi bilgi ve belgeleriyle ortaya koyarken zaman su gibi akıp geçti. Halkımıza şifa vermek için gecesini gündüzüne katmış  tüm hekimlerimizi saygıyla selamlıyor, vefat etmiş olanlara rahmet diliyorum.

Türkiye Tıp Akademisi 1867'de başlayıp 149 yıla ulaşan geçmişiyle  ülkemizin ilk tıp derneklerinden ve İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre günümüzde Türk tarihinde faaliyet gösteren 4 numaralı dernektir.

Toplantının konusu  "Türkiye Tıp Akademisinin Türk Tıbbına Katkıları" idi...
1857'de ülkedeki yabancı hekimler tarafından  Sultan Abdülmecid'in izniyle kurulmuş olan "Societe de Medecine de Constantinople - Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane"  daha sonra Türk Tıp Cemiyeti adını almış ve dernek halen  Türk Tıp Derneği olarak faaliyetini sürdürmektedir.

Fransızca yapılan tıp eğitiminden, Fransızca  tıp kitaplarından ve Fransızca yapılan toplantılardan  Türkçe tıp sözlüğüne, Türkçe tıp kitaplarına, Türkçe tıp eğitimine geçilirken bunu amaçlayanların Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırı ve Hekimbaşı Salih Efendinin öncülüğünde verdikleri şanlı bir mücadele var ki bu direniş eğitim tarihimiz için de bir destandır...

2 Ocak 1867'de ilk olarak Türkçe eğitim yapan  Mülki Tıbbiyesi kurulmuş, 3 Mart 1867'de Sultan Abdülaziz'in tasdik etmesiyle günümüzdeki ismi Türkiye Tıp Akademisi olan  " Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye" kurulmuştur. Uzun yıllar boyunca  Türkçe tıp kitaplarının basımını ve Türkçe tıp sözlüklerinin yazılması  ve dağıtımını bu çatı altındaki inançlı kadrolar sağlamıştır.

1923'de Cumhuriyetin ilanından sonra dernek "Türkiye Tıp Encümeni" adını almış ve ilkinde  Atatürk'ün de  bizzat katıldığı "Milli Türk Tıp Kongreleri" düzenleme görevini üstlenmiştir. Bu kongrelerin konuları toplumu geniş çapta ilgilendiren sıtma, tüberküloz, trahom gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadeleyi ve hekimlerin bilgilenmesini sağlayan sağlık politikaları olmuştur. Dernek ayrıca milli raporların olduğu kongre kitapları ve  arşiv niteliğinde dergiler çıkarmıştır.

1968'de   "Türkiye Tıp Akademisi" adını alan dernek,  2000 yılına kadar ülkemizin değişik şehirlerinde Milli-Ulusal  Kongreler düzenlemiş,  sonraları daha çok genel sağlık sorunları, tıp eğitimi ve tıp etiği üzerine yoğunlaşmıştır. Türkiye Tıp Akademisi, esas amacı olan "Halka sağlık açısından faydalı olmak" hedefinden  149 yıldır asla uzaklaşmamıştır.

Fotoğraflar:
Başkan Prof.Dr.Ertuğrul Göksoy
Eski Başkan Prof.Dr.Sabriye Demirci'ye teşekkür belgesi verilmesi
Eski Başkanlardan Prof.Dr.Kemal Önen (1923-2015) oğlu, kızı ve gelini ile birlikte
Eski Başkan Prof.Dr. Hüsrev Hatemi'ye  teşekkür belgesi verilmesi
Eski Başkan Prof.Dr.Nazif Bağrıaçık adına  teşekkür belgesinin Nazif Hocanın kızı, Kemal Önen'in gelini Sevil Bağrıaçık Önen' verilmesi  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder