
Ne gündüzün aydınlığına ne de gecenin zifiri karanlığına
aldanmamak lazım diye düşünsem de Şubat ayının ilk pazarını aydınlatan güneşin
sıcaklığı yeni güne huzurla "merhaba" dedirtti bana...
Bazen bayılırım tatil günü miskinliğine ama bugün hiç öyle
değilim... Attım kendimi dışarı...
İlk durak; hayatını kaybeden Beşiktaş Kulübünün eski
yöneticisi Erdoğan Nasır'ın cenazesi için Fatih Camii...
Lakin gidilecek semt
Fatih olunca; "Kıztaşı'ndaki Paçacı Mahmut Usta'ya uğrayıp o muhteşem çorbasından içmemek
olmaz" diyorum kendi kendime,öyle de yapıyorum pazar kahvaltısını...
Fatih Camii yürüme mesafesinde, varıyorum. Avlu oldukça kalabalık...


Buraya her geldiğimde olduğu gibi yine Fatih Sultan Mehmet
Han'ın türbesine yöneliyorum önce ama restorasyon nedeniyle türbe kapalı ...
Yeri gelmişken belirtmek isterim, İstanbul'daki bir çok tarihi yapı restorasyon
nedeniyle kapalı ama hiç birinde faaliyet yok...

Bu durumu hazirede ebedi istirahatgahındaki Ahmet Mithat
Efendi'yle istişare ediyoruz... O da çok
kızgın bu duruma... Cami avlusundaki cemaate çok da sokulmadan güneşin tadını çıkartan kediler sohbetimize
kulak kabartıyor gibi geliyor bana...

Namazdan sonra Haliç'in maviliğine yönlendiriyor beni
havanın sırt sıvazlayan, göz kamaştıran sıcaklığı ve parlaklığı...
Çarşamba'dan Balat'a sarkıyorum...

1923 yılından günümüze faaliyetini sürdüren Taş Fırın'ından
yayılan galetaların kokusunda, vitrini
süsleyen kurabiyelerin görüntüsünde
doyulmaz bir başkalık var...
Eski adıyla Çıfıt Çarşısı'nda ilerliyorum...
Sobelenecek o kadar çok şey çıkıyor ki karşınıza düne ve
bugüne dair... Önü rengarenk malzemeleriyle tablo gibi bir nalbur, balkonundan süsler sarkan bir
hobbit house ya da bir fotocu kız...


Kendime bir kahve
molası ikram ediyorum buralarda sayıları
süratle artan mekanların birinde... Pişirmede, sunumda ne kadar özenip
özenseler de ne eski kıraathanelerin
havası ne de kahvelerinin tadı var...


Eski demişken az ileride adı geçen şarkıyı herkesin aşina
olduğunu zannettiğim o meşhur Agora
Meyhanesi var... Hemen bitişiğinde de ağzınıza layık kelle yapan Fetih İşkembe
salonu... Buralara gelmişken kaçmaz bu fırsat, "Yarım kelle beyinli olsun
ustam" diyorum, "Abi işkembe
istemedin bugün " cevabını alıyorum...
Usta nereden bilsin öğlenki paça
çorbası günahımızı...
Ve Haliç kıyısı...
Oltalar atılmış mavi sularına...

Rastgele bir kaç
saatliğine de bile olsa huzur ve mutluluk için kendine zaman
ayıranlara...
Rastgele huzuru ve
mutluluğu ailesiyle, sevdikleriyle, sevenleriyle, dost ve arkadaşlarıyla yaşayıp paylaşanlara...
Sağlığınız yerinde olsun, huzur ve mutluluğunuz eksik olmasın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder